Her Yönüyle Ketojenik Diyet

Ketojenik diyet ilk olarak 1920`li yıllarda doktorlar tarafından epilepsi tedavisi için kullanılmaya başlanmış bir beslenme yaklaşımıdır.Şu an hala epilepsi tedavisinde tibbi beslenme tedavisi olarak kullanılmaktadır. İsmi keton üreten anlamındaki ketojenikten gelmektedir. Normal zamanlarda gün içindeki enerji ihtiyacını karşılamak için karbonhidratlar ve dolayısıyla karbonhidratın temel yapıtaşı olan glikoz enerji kaynağı olarak kullanılır. Ketojenik diyetin amacı karbonhidrat alımını düşürürerek vücudun enerji ihtiyacını diyetle alınan yağlardan elde etmek ve bu yağların sindirilmesi sonucunda oluşan keton cisimcikleri ile vücudu ketozise sokabilmektir. Ketozis yetersiz karbonhidrat alımı sonucunda aşırı yağ parçalanması sonucu oluşan keton cisimciklerinin glikoz yerine yakıt olarak kullanılması prensibine dayanır.
Ketojenik diyette karbonhidrat alımı oldukça düşüktür. Ketojenik diyetin açılımını iyi anlamak için bu diyete düşük karbonhidrat yüksek yağ içeren diyet denmesi Avrupa Beslenme dergisinde yayınlanan bir makalede irdelenmiştir. İlgilenenler için makale : https://link.springer.com/article/10.1007/s00394-018-1636-y . Ketojenik diyetlerde enerjinin yaklaşık %75-80 yağ, %15 protein, %5-10 karbonhidrat olacak şekilde oluşturulur. Bilinenin aksine protein ağırlıklı değil yağ ağırlıklı bir diyettir. Genel olarak yüksek proteinli diyetler önerilmez çünkü proteinler sindirildikten sonra ortaya çıkacak atıkların fazlası vücuda zarar verebilir. Ketojenik diyetin temeli olan sağlıklı sağlar doymamış yağlardır. Bunlar zeytinyağı, zeytin, avokado, yağlı tohumlar (fındık, ceviz, badem vs) ile sağlanır. Doymamış yağlar bitkisel ve katı olmayan kalp dostu yağlar gibi de adlandırılabilir. Protein kaynağı olarak yumurta,peynir gibi hayvansal gıdalar ve yağsız beyaz etler (tavuk-hindi-balık gibi), yağsız kırmızı etler kullanılır. Etin yağsız tercih edilmesinin nedeni doymuş yağ alımını azaltmak için önerilir. Bilimsel çalışmalar ışığında görülüyor ki doymuş yağ tüketiminin fazla olması kalp damar hastalıkları riskini artıyor ve birtakım metabolik hastalığı beraberinde getiriyor. Az da olsa karbonhidrat var ama bu karbonhidratı nereden alıyoruz peki? İki gruptan diyebiliriz: Süt-süt ürünleri ve çiğ sebzeler. Süt ve süt ürünleri her üç makrobesin grubunu içeren (karbonhidrat-yağ-protein) kalsiyum kaynağıdır. Karbonhidratın bir kısmını bu besinlerden karşılarken bir kısmını da çiğ sebzelerde bulunan karbonhidratlardan sağlıyoruz.
Ketojenik diyet son yıllarda daha çok zayıflama üzerine kullanılan bir beslenme tipi haline geldi. Son dönemde yapılmış çalışmalarda gözlemlendiği kadarıyla kilo kaybında etkili bir diyet olduğu görülmektedir. Fakat bununla ilgili yapılmış klinik çalışmalar kısa dönemli ve yakın zamanlıdır. Uzun vadede yapılacak çalışmalara ihtiyaç vardır. Bireysel uyum, ihtiyaçlar, sağlık durumu gibi birçok etmene bağlı olarak her insan için uygulanabilir bir diyet olmayabilir. Beslenme bozukluğu olanlar , diyabetikler, gut hastası olanlar , kalp damar hastası olanların ketojenik diyet uygulamaları önerilmemektedir. Sürdürülebilir olmaması nedeniyle uzun vadede yapılabilir olup olmadığı ise hala tartışmalı bir konudur. Yapıldığı takdirde uzman kontolünde gerekli parametreler takip edilerek uygulanmalıdır.