YAŞLILIK DÖNEMİNDE BESLENME

Yaşlanma, yaşam boyunca insanlarda meydana gelen çeşitli fiziksel, sosyal ve fizyolojik değişikliklerle karakterize çok boyutlu bir süreçtir. İyi bir yaşlanma için doğru beslenme önemli bir belirleyicidir. Yaşlılarda yanlış beslenme alışkanlıkları, tip II diyabet, ateroskleroz, koroner kalp hastalığı ve yetersiz beslenme gibi kronik bazı hastalıkların gelişmesine ve ilerlemesine neden olur. Bu süreç fiziksel işlev ve bilişsel gerileme ile yaşam kalitesini bozar.
Yaşlılar genellikle ya düşük diyet alımı ya da emilim mekanizmasındaki bozulma ya da aktif formlara dönüşememe nedeniyle beslenme yetersizlikleri geliştirme riski yüksektir. Yaş ilerledikçe enerji ihtiyacı azalırken, protein ve bazı besin maddelerine olan ihtiyaç artar. Bazı besinlerin eksik alınmasının yaşlı nüfus arasında çok yaygın olan bilişsel işlevi etkilediği bilinmektedir. Yaşlı bireylerde enerji alımının azalması, genellikle iştah kaybı veya fizyolojik iştahsızlıknedeniyle görülmektedir. Yaşla birlikte tat ve koku duyusundaki azalma, mide boşalmanın yavaşlaması gibi fizyolojik değişikliklerin yanı sıra fiziksel ve mental bozukluklar, çiğneme ve yutma sorunları da enerji alımının azalmasına neden olabilmektedir. Yaşlılarda günlük gıda alımının azalması, onlara önerilen protein seviyelerini sağlamada yetersiz oluyor. Protein kas gücü ve kuvvet kaybının önlenmesi açısından önemli bir makro besin öğesidir. Protein alımındaki bu yetersizlik sarkopeni olarak tanımlanan kas kütlesi kaybına neden olmaktadır.
Yaşa bağlı bozuklukların çoğu, uygun beslenme önerileriyle önlenebilir. İnsan yaşamı için elzem olan besin öğeleri farklı besinlerde değişik miktarlarda bulunur. Bu besin ögeleri karbohidrat, protein, yağlar, vitaminler, mineraller, posa ve sudur. Vücudun gereksinme duyduğu tüm bu besin ögelerini tek başına sağlayan mucize bir besin yoktur. Besin çeşitliliği sağlanmalıdır. Besin çeşitliliği biyolojik olarak veya besin değeri birbirinden farklı besinlerin tüketilmesi olarak tanımlanabilir. Besinleri içermiş oldukları besin ögelerine göre dört grupta sınıflandırabiliriz. Bunlar; süt ve süt ürünleri, et ve benzeri besinler (et, yumurta, kuru baklagiller, yağlı tohumlar), taze sebze ve meyveler, ekmek ve tahıl grubu (pirinç, bulgur vb.) dur. Besin çeşitliliğini sağlamada her öğünde, bu dört besin grubundaki besinler birlikte yaşlı bireyin gereksinmesine uygun miktarlarda tüketilmelidir. Yine farklı öğünlerde, aynı besin grubundan farklı besinler seçilerek çeşitlilik sağlanmalıdır. Biraz daha detaya inecek olursak;
• Vitaminler, minerallerden zengin olan, sebze ve meyvelerin bol ve çeşitli tüketilmelidir. Günde 400 gramın üzerinde sebze ve meyve tüketimi önerilebilir.
• Günde en az 2 öğünde hayvansal protein kaynaklı besinler bulunmalıdır. (yumurta, peynir, et, tavuk, balık vb).
• D vitamini eksikliğinin yaşlı bireylerde kemik sağlığını olumsuz etkilediği bilinmektedir. Bu sebeple D vitamini besinlerden sağlanamadığı için dışarıdan yeterli alımı ve kontrolü düzenli olarak yapılmalıdır.
• Beslenmede tekli doymamış (zeytinyağı, fındıkyağı) çoklu doymamış (ayçiçek, mısırözü, soya yağı vb) ve doymuş yağlar (tereyağ, kuyruk yağı vb) olmak üzere üç tür yağ vardır. Yaşlıların beslenmesinde doymuş ve trans yağların tüketimi azaltılmalıdır. Daha çok çoklu doymamış yağ asitleri tüketilmelidir.
• Balık çoklu doymamış yağ asitleri (özellikle omega-3 yağ asitleri) içeriği nedeniyle, haftada iki kez yenilmelidir.
• Yaşlıların günde en az 2 litre sıvı tüketmesi gereklidir. Gereksinmeyi karşılamak için günde 8-10 bardak sıvı tüketilmesi uygun olacaktır. Yaşlı bireyler susamasalar bile belirli aralıklarla su içmelidir. Özellikle böbrek sağlığı için su elzemdir.
• Yeterli kalsiyumun alınması kemik mineral kaybını azaltır, kemik sağlığının korunmasında önemli rol oynar. Bu nedenle yaşlılıkta kalsiyum içeriği yüksek besinler tüketilmelidir. Kalsiyumun en iyi kaynağı süt ve süt türevleridir.
• Sofra şekeri tüketimi azaltılmalı ve az tuzlu besinler tercih edilmelidir. Sofrada yemeklere tuz eklemesi yapılmamalıdır. Aşırı tuz tüketimi hipertansiyon, kalp-damar hastalıkları ve idrarda kalsiyum atımında artış nedeniyle osteoporoza neden olabilmektedir.