Kolin

Kolin

Kendini zorla B kompleks vitaminlerinin grubuna dahil etmiş, bir çeşit B vitaminidir, kolin. Safradan ayrılarak keşfedilmiştir. ( Safraya Latince chole ismi verildiği için de adı kolin konulmuştur.)1940 yılından sonra da B vitaminleri ailesinden sayılmaktadır.Sayılmaktadır diyorum çünkü insan metabolizmasında yetersizliği görülmemiştir.Yetersizliği görülmediği için de insan vücudunun günlük ne kadar koline ihtiyacı olduğu net bir şekilde hesaplamamıştır.

Tüm bu bilinmezliğine rağmen kolin olmasaydı, metabolizmamız da varlığını sürdüremezdi. Kolin vücudumuzun çalışması için gerekli sistemlere yardımcı olarak kasların çalışmasını ve proteinlerin yapıtaşı aminoasitlerin yapılmasını sağlar. Korku, kızgınlık, heyecan sırasında salgılanan hormon olan adrenalinin de üretilebilmesi için koline ihtiyaç vardır. Sinir sisteminin çalışmasını sağlayan çok önemli bileşenlerin en önemli yapıtaşlarından biri de yine kolindir.

Kolinin son yıllarda yıldızının parlamasına, besin takviyelerine girmesini sağlayan iki önemli rolüyse, karaciğer yağlanmasını önlemesi, beyin gelişimini sağlaması ve sinir iletilerinde vazgeçilmez öğesi olması sebebiyledir. Kolin, fosfolipitlerin ve beta lipoprotein yapımı için elzem bir bileşendir. Bu sayede kolin yağların taşınmasını ve yanmasını sağlamaktadır. Bu rolünden dolayı da kolin karaciğer yağlanmasını da engeller. Kolin yetersizliğinde laboratuar çalışmalarında denek hayvanlarında karaciğer yağlanması ve karaciğer hücrelerinin kaybı, kalp ve damar sertlikleri görülmüştür.

Son yıllarda kolinin en çok beyin gelişimi üzerindeki etkileri incelenmiş ve kanıtlanmıştır. Anne karnında ve yaşamın ilk yıllarında kolin açısından yeterli beslenen bebeklerin hafıza gelişimlerinin daha iyi olduğu görülmüştür. Özellikle de zaman ve odaklanma hafızalarının. Anne karnındaki evrede yeterli kolin alımının hipokampus bölgesinden kaynaklanan uzun süreli eğitim – bellek bilgilerini daha etkinleştirdiğini bildiren çalışmalar vardır. Laboratuar çalışmalarında kolinden eksik beslenen ratlarda hafıza bölgesinde yeterli gelişimin sağlanmadığı gözlenmiştir. Bu yüzden anne karnında ve ilk iki yaşta kolin açısından yeterli beslenmek önemlidir. Yaşlanmayla gelişen hafıza kayıplarında, Alzheimer de kolinden zengin beslenmeyle hastalığın seyrinde gerileme kaydedilmiştir.

Normal bir diyetle günlük yaklaşık150-500 miligram civarında kolin bulunduğu hesaplanmıştır. Günlük gereksinim olarak da iki farklı görüş bulunmaktadır. Birinci görüş kolin yetersizliğine rastlanmadığı için gereksinimin hesaplanamadığı yönündedir.İkinci görüşse günlük kolin gereksinimin 500-900 mikrogram civarında olduğudur.Kolin, fetusa plasenta ve anne sütü yoluyla geçmektedir. Bu yüzden hamile ve emziren annelerin kolin depolarında azalma olabilir. Anne sütünde kolin doğal olarak bulunduğu için anne sütü alımı önemini bir kere daha ispatlamaktadır

Kolinden zengin besinlere gelecek olursak, fosfolipit yapısında olduğu için genelde hayvansal besinlerde yoğun olarak bulunur. Yumurta sarısı, süt, et ve et ürünleri, kurubaklagiller ( mercimek, barbunya v.b ) ,kuruyemişler, bira mayası ve buğday özü(rüşeym) kolinden zengin besinlerdir. Kolin pişirme esnasında kayba uğrar ancak kurutulma ve depolanmaya dayanıklıdır. Kolin içeren zengin besinleri tüketirken B 12 (kobalamin) ve lesitinden zengin beslenmek kolinden daha efektif yararlanmayı sağlar. B12 den zengin besinleri de kısaca hatırlayacak olursak; kırmızı et, tavuk, hindi, balık, süt ve yoğurt. Lesitinden zengin besinlerse; soya fasulyesi, mısır, yumurta sarısı, buğdaydır. Kahvaltıda bir haşlanmış yumurta yediğiniz de yanında bir tam buğday ekmeği yemek ya da yoğurt içine koyduğunuz yulaf ezmesine fındık veya ceviz koymak kahvaltıda bu yan yana alınması gereken 3 vitamini de almanızı sağlayacaktır.

Kısacası kolin konusu hala araştırılan ve araştırılacak bir konu. Pek çok önemli metabolik olayda yer alan, beyin ve sinir gelişimi konusunda oldukça yol katedip kendini kanıtlamaya başlayan, karaciğer gibi vücudumuzun fabrikası şeklinde çalışan bir organı yağlanmaktan koruyan bu vitamini görmezden gelmek pek kolay değil. Yeterli ve dengeli beslenmeyle bu vitamini de soframızdan eksik etmemek kendi elinizde.

Dyt. Canan AKSOY