Çocuğunuzun Bağışıklık Sistemi Yetersiz Mi?

ÇOCUĞUNUZUN BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ YETERSİZ Mİ?

Bağışıklık sistemi hücrelerimizi kemik iliğinde bulunan kök hücre denilen, farklı yönlerde değişerek çeşitli bağışıklık sistemi hücrelerini oluşturan bir temelden alır. Lenfosit sistem ve beyaz kan hücreleri savunma sisteminizin en önemli elemanlarıdır. Vücudun bağışıklık mekanizmasındaki bozukluğa bağlı hastalıklar sık tekrar eden ve tedaviye geç yanıt veren hastalıklardır. Genellikle bakteriyel kökenlidirler ve en çok solunum yolları, deri ve merkezi sinir sistemini ilgilendirirler.

Bağışıklık sistemi yetersizliği doğumsal bir hastalık sebebiyle görülmüyorsa, çocukların bağışıklık sistemini yeterince güçlendirmeyen bir beslenme hatasından olabilme ihtimali vardır. Bağışıklık sistemi zayıf çocuklarda daha sık ve şiddetli hastalıklar geliştiğinden hastaneye yatış oranı ve süresi daha fazladır. Dolayısıyla bu çocukların büyüme ve gelişmeleri akranlarına göre geri kalabilir.2005 yılında Cerrahpaşa üniversitesinde Tıp Fakültesinde pediatri bölümünde yatan 528 çocukla yapılmış bir çalışmada , %28 oranında malnütrisyon ( büyüme, gelişme, vücudun özel fonksiyonları için gereksinim duyulan enerji ve besin öğelerinin yeterli şekilde alınamaması durumu ) tespit edilmiştir.

Yetersiz ve dengesiz beslenme bağışıklık sisteminin yeterince güçlü olmasını da engeller. Çocuklarda bağışıklık sistemini güçlü tutmak için neler yapabiliriz.

Öncelikle yeterli ve dengeli beslenmenin altın kuralı, iyi karbonhidrat, iyi protein ve iyi yağ kaynaklarını tüketmek ve bunları her öğünde dengeli bir şekilde almak. Doğanın bize sunduğu haliyle tüketebildiğimiz karbonhidrat kaynaklarını tüketmek (bulgur,makarna, ekmek,sebze ve meyveler), kaliteli protein kaynaklarını beslenmemizde her gün yer vermek ( et-tavuk-balık-süt-yoğurt ), hayvansal kaynaklı yağlardan uzak durmak .

A vitamini, DNA sentezine yardımcı olduğu ve doku mekanizmasında yer aldığı için önemli bir yer almaktadır bağışıklı sisteminde. A vitamini bağışıklığı düzenleyici bir vitamin olmasının yanı sıra, yapılan çalışmalarda kızamık hastalığın kolay seyretmesine yardımcı olduğunu göstermiştir. A vitamini yetersizliğinde doğumda ve sonradan kazanılmış bağışıklığın baskılandığı,bağışıklık sistemin önemli bir oyuncusu olan lenfosit ve kan hücrelerinin normal büyümesi için gerekli olduğunu çalışmalar ispatlamıştır. A vitamini yumurta sarısında ve süt yağında bol miktarda bulunmaktadır. Çocuklarınızın kahvaltısında bir yumurta, ara öğünlerinde yağlı süt verdiğimiz zaman A vitamini ihtiyacını karşılamış olursunuz. A vitaminin öncüsü olan beta karotenin de bağışıklık sistemi üzerinde etkileri olduğu biliniyor. Beta karoten çocuklarda özellikle kulak ile ilgili enfeksiyonları önlemede önemli bir vitamin. Beta karoten, havuç, kayısı, ıspanak, pazı gibi sebze ve meyvelerde bulunur. Sebze çorbası yaparken ıspanak, pazı ve havuç kullanabilirsiniz. Yaz mevsiminde taze kayısı ara öğün olarak tüketilebilir, havuç salatası ana öğünlerde rahatlıkla kullanılabilir. Beta karoten dondurulma, kurutma, konserve işlemleri sırasında azalır. Bu yüzden de beta karoten kaynağı olarak mümkün olduğunca taze ürünler kullanmak daha iyi fayda almamızı sağlayacaktır, beta karoten yağla beraber alındığında daha etkin halde kullanılmaktadır, ana öğünlerde yemeklerin yağıyla beraber tüketilen beta karoten içeren sebze ve meyveler daha yüksek miktarda emilime uğrarlar.

E vitamini doğal bir antioksandır. Vücudumuza aldığımız zararlı maddelere karşı hücrelerimizi koruyan önemli askerlerdir, antioksidanlar. E vitamini hücresel bağışıklıkta ve antikorların yapısına girerek önemli rol oynar bağışıklık sistemi üzerinde. E vitamini yağda eriyen bir vitamindir ve en çok da zeytinyağı, ayçicek yağı, kanola yağı ve yağlı kuruyemişlerde bulunur. Çocuklarınızın yemeklerini pişirirken bu yağları kullanarak E vitamini almalarını sağlayabilirsiniz, ancak yağları yakmamaya özen göstermeniz gerekir. Yağlı kuruyemişler ara öğünler için iyi birer seçenek olabilir, çiğ fındık, badem, ceviz gibi.

C vitamini, bağ doku, elastik doku, kemik dokusunun sentezinde rol alır, yara ve yanıkların iyileşmesini kolaylaştırır, pek çok vitamin ve mineralin vücut tarafından rahatça kullanılmasını sağlar. C vitamini kendi bir antioksidan olmasının yanı sıra diğer bağışıklık sistemi üzerinde rol oynayan vitamin ve minerallerin kullanılmasına yardımcı olur. C vitamini açısından taze meyve ve sebzeler oldukça zengin kaynaklardır. Mevsimine uygun sebze ve meyveler günde 3–4 porsiyon olacak şekilde tüketildiğinde C vitamini yeterli miktarda almış olacaktır.

B grubu vitaminlerinden bağışıklık sistemi üzerinde en etkili olan vitamin B 6 vitaminidir. B 6 bağışıklık sistemi hücrelerinin yapısında rol oynar, antikor üretiminde yardımcıdır. Eksikliğinde hücresel bağışıklık yanıtının düştüğü, antikor sayısında azalma olduğu tespit edilmiştir. Et-tavuk-balıkta, kuruyemişlerde, sütte bulunur.

Folik asit yetersizliğinde, hücresel boyutta bağışıklık sistem yanıtının düştüğü ve antikor üretiminin azaldığı ispatlanmıştır. Folik asit, tahıllarda, yeşil yapraklı sebzelerde, portakal suyunda, kuru baklagiler de bulunur. Kuru baklagiller direkt yemek olarak tüketilebileceği gibi, çorbaların içine mercimek, nohut ilavesi de yapılabilir.

Demir yetersizliğinde büyüme ve gelişmeyi etkilediği gibi, bağışıklık sisteminin çalışması ve devamlılığını da etkiler. Demir iki grup olarak bulunur bitkisel demir kaynakları ve hayvansal demir kaynakları, bu iki grup ta yeterli ve dengeli olarak alındığında bağışıklık sistemi yanıtlarını artırır. Bitkisel demir, ıspanak, kuru üzüm, semizotu, pekmez gibi besinlerde bulunurken, hayvansal demir kaynakları özellikle kırmızı et ve yumurtadır. Kırmızı et, ana yemek olarak, yumurta kahvaltıda verilebilir, hayvansal kaynaklı demir bulunan öğünlerde taze sebze meyve kullanılması demirin emilimini artıracaktır.

Selenyum çok güçlü bir antioksidandır, bağışıklık sistemini güçlendirdiği gibi metal zehirlenmelerine karşı da vücudumuzu korur. Selenyum tam tane ekmeklerinde, yağlı kuruyemişlerde, balık ve deniz ürünlerinde, yumurtada, süt ve ürünlerinde bulunur. Ceviz ve fındık selenyum açısından zengindir. Izgara veya buğulama yöntemiyle pişirilmiş balıklar haftada 2 gün tüketilmelidir.

Çinko eksikliğinde enfeksiyonlara karşı eğilimin artığı tespit edilmiştir. Pek çok enzim aktivitesinde görevli olan çinko aynı zaman da doğal bir antioksidanttır.Et-tavuk-balık, süt, kurubaklagiller ve kuruyemişler çinkodan zengin besinlerdir.

“Prebiyotik ve probiyotiklerde, bağırsaklardaki yararlı mikroorganizmaları artırarak bağışıklık sistemini güçlendirmektedir. Evde mayalanan yoğurtlarda, maya olarak prebiyotik maya kullanılarak, yoğurdun prebiyotik yapısı artırılabilir. Kefir yine içerdiği prebiyotikler açısından zengin bir besindir Kalın bağırsaklarımız vücudumuzun en uzun ve en önemli bağışıklık sistemi organıdır. Kefir, kalın bağırsaktaki yararlı mikroorganizmaları artırarak bağışıklık sisteminin daha etkin çalışmasını sağlar. Kalın bağırsaklarımızdaki bu yararlı mikroorganizmalar olmasaydı, yaşam döngüsünü sürdürmek imkânlı olmazdı. Probiyotikler, antibakteriyel maddeler üreterek, vücut için zararlı mikroplara karşı vücudumuzu savunurlar. Bağışıklık sistemi yanıtını güçlendirerek enfeksiyonlara karşı koymamızı sağlarlar. Bağışıklık sisteminde görev alan hücrelerin aktivitelerini artırırlar.”